Nörofinans Ve Yatırım Kararlarının Arkasındaki Beyin Bilimi
Nörofinans günümüzün trend konularından biri. Bireyin günlük yaşantısında insiyatifini kullanarak aldığı kararlar genelde beynin bilişsel ve duygusal süzgecinden geçiyor. Finansal karar alma süreci de bu şekilde tamamlanıyor.
Bilimsel olarak “Nörofinans” adı verilen bu süreçte yatırımcı bazen mantıksız ve riskli olabilecek durumlarda yolunu rahatlıkla bulabiliyor. Nörobilim ve psikoloji felsefesinin temelinde yer aldığı Nörofinans beynin karmaşık mekanizmasını çözerek ekonomik koşulları daha iyi anlamayı sağlıyor.
Herhangi ekonomik zorlukla baş edebilmeyi kolay hale getiren bu bilimsel süreçte yatırım kararları daha sağlam temellere oturtulabilir. Yapılan araştırmalarda bu sürecin mantığını daha iyi anlamayı sağlıyor.
Nöro Finansta temel amaç bireyin tepkilerini analiz ederek finansal olayları bakış açısını keşfedebilmek. Birey bilinçli ve dengeli seçimler yaparak ancak doğru bir ekonomik politika belirleyebilir. Duygusal dengeleme ve stres yönetimi de bu şekilde kurulabilir.
Nörofinans Nedir Ve Yatırım Kararlarını Nasıl Açıklar?

Nörofinans, bireyin ekonomik kararlarının arka planında fikri anlamayı sağlayan bir bilim dalıdır. Ekonomik koşullara mantıklı yaklaşım sürecinde bireyin varsayımsal sorgulamasına ışık tutar.
Gelenekselleşme finansal yaklaşımlara göre yatırımcı karar alma sürecinde rasyoneldir. Fakat nörofinans bu fikri reddeder. İnsanlar yeri geldiğinde bilişsel yanlılıklara başvurabilir. Yaşadığı stres ya da duygusal değişimler kararlarının farklılaşmasına sebep olabilir.
Bir yatırımcı borsada yaşanacak ani bir panikten kaynaklı olarak satış yapabilir. Bu davranış ekonomik verilerden kaynaklı bir belirti değildir. Beyindeki korku duygusunun tetiklenmesi ile beraber ortaya çıkar.
Bu sebeple nörofinans bu tür davranışları göz önüne alarak yatırım kararlarının arka planında biyolojik ve yeri geldiğinde psikolojik süreçler olduğunu savunur. Önemli olan risk algısını fark edebilmektir.
Kişiden kişiye değişebilen bu durum piyasadaki koşullara göre hareket edebilmenin bir yoludur. Bazı durumlarda yatırımcı cesur davranabilir. Bazen ise çekimser kalabilir. Bu durum finansal bilgi eksikliğinden kaynaklanmaz. Anlık duygusal değişimlere dayalıdır.
Nörofinans yatırımda kararlar alınırken mantıksal bir doğru olduğunu söylemek mümkün değildir. Gerçekçi bir bakış açısıyla sürece yaklaştığımızda çoğu insan bu süreçte duygusal kararlar alarak alım satım dengesini yitirebilir.
Risk Ve Getiri İlişkisinde Nörofinans Yaklaşımı
Riski ve getiri ilişkisinde nörofinans yaklaşımı doğrusal bir ilişki içerisindedir. Risk yükseldikçe getiri potansiyeli de yükselir. Fakat burada nörofinans farklı bir konuya dikkat çekiyor.
Bireysel olarak risk algısı aslında risk ve getiri dengesini oluşturuyor. Beynin karşılaşabileceği risklere karşı vereceği tepkinin her bireyde bambaşka olduğu savunuluyor. Bu konuya somut bir örnek verelim. Bazı yatırımcılar risk almaktan hoşlanabilir. Çünkü beraberinde bir kazançla karşılaşacaktır.
Üstelik bu kazanç normalde elde edemeyeceği bir rakamda ek gelire dönüşme fırsatı demektir. Bu durum dopamin salgısının artmasını sağlar. Kişide bir heyecan oluşur ve daha fazla risk almaya yönelir.
Fakat bazı yatırımcılar tam tersi kayıplardan kaçınmak amacıyla yüksek riske karşı kendini sürekli frenler. Çünkü risk durumunda vücudu daha çok stres ve korku duygusunu ortaya çıkarır.
Nörofinansa göre yatırımcılar risk ve getiri hesapları yaparken sadece ekonomik verilere dayalı tablolar oluşturmaz. Duygusal tepkileri de göz önüne alır. Nörofinans ile risk getiri ilişkisi matematiksel bir denklemin ötesinde duyguların yönettiği bir etkileşim sürecini de içerir.
Nörofinans Ve Yatırımcı Psikolojisi Arasındaki Bağlantı
Nörofinans ve yatırımcı psikolojisi arasında doğrudan bir bağlantı bulunur. Finansal kararları etkileyen en önemli faktörü aslında yatırımcının içinde bulunduğu psikolojidir. Nörofinans kavramı bunu en iyi şekilde açıklar. Bu psikolojik süreçte beyin farklı tepkiler verebilir.
Bu durum yatırımcının kararları üzerinde belirgin değişiklikleri tetikler. Öte yandan yatırımcının içinde bulunmuş olduğu çevre geçmişte yaşamış olduğu tüm ekonomik deneyimsel süreçler ve içinde bulunduğu anlık duygular da süreci etkiler.
Piyasalarda belirsizlik yaşanırken pek çok yatırımcının aslında aynı harekete yöneldiği ve aynı davranışı sergilediği fark ediliyor. Bu durum beynin sosyal uyum mekanizması ile açıklanabilir. Nörofinans yatırım sürecinde bireyin psikolojik sürecine de dikkat ediyor.
Yatırımcı geçmişte yaşadığı kayıplardan bir öğrenme çıkarır. Beyin bu öğrenme sürecine dair bağlantılar kurarak kişinin ileride daha temkinli olmasını tetikleyecek bazı uyarılarda bulunur.
Nörofinansa göre yatırımcı psikolojisi içerisinde iyimserlik ve kötümserlik duyguları uç noktalara ulaşabilir. Bu durum beraberinde panik duygusunu ortaya çıkarır. Tüm bu eğilimsel süreçte beyinde yer alan rasyonel düşünme merkezi daha geri planda kalır.
Tüm bu bilimsel verilerden yola çıkarak nörofinans ile yatırımcı psikolojisi arasında doğrudan bir bağ olduğunu söylemek gerekiyor. Yatırım kararları alınırken sadece ekonomik veriler değil mantık ve duygu arasında derin bir mücadelenin olduğu psikolojik süreci unutmamak gerekiyor.
Aşırı Güven Davranışlarını Nörofinans Nasıl Yorumluyor?
Aşırı güven davranışlarını nörofinans gerçekçi bir bakış açısıyla açıklayabiliyor. Aşırı güven yatırımcının finansal piyasalarda hata yapmasını tetikleyici bir faktör olarak görülüyor. Pek çok kişi yüksek bilgi düzeyine sahip olsa dahi aşırı güven davranışından kaynaklı bir inanç geliştirebiliyor.
Öngörü yeteneği de aslında bu süreci pekiştiren bir duygu durumu haline geliyor. Nörofinansa göre bu durum beyindeki kazanım isteği ve kişinin kendini var ederek ortaya çıkarma bilincinden ileri geliyor. Beyin riskli anlarda karar alırken dopamin duygusuna başvuruyor.
Bu durum nörokimyasal süreci daha iyi anlamayı sağlıyor. Yatırımcı başarıya dönük daha fazla kazanma inancı geliştiriyor. Bu durumda kendine daha fazla güven duyuyor. Bu mekanizma ile yatırımcının kaybetme ihtimalini gözden kaçırılması bu süreci olumsuz hale getiriyor.
Aşırı güven davranışının nörofinansta yeri tam da burada daha net şekilde fark ediliyor. Yatırımcı aşırı güven duygusuna dayalı olarak beklentisine kapılıp gerçeği görmekte zorluk çekebilir. Kendini ispat edebilme davranışı ile kaybetme ihtimalini arka plana atarak daha büyük risklere girebiliyor.
Aşırı güven davranışları özellikle piyasalarda sıklıkla işlem yapan yatırımcılar arasında görülen bir durumdur. Bu tarz kişiler piyasaları doğru tahmin ettiklerini düşünürler. Hatta bu yönde kendilerinin diğer yatırımcılara göre daha yetenekli olduğunu dahi hissettiklerini savunurlar.
Yanılma payı olduğunu düşünmeden attıkları adımlarda gerçekten yanıldıklarında ise yaşadıkları bu durumu bir talihsizliğe bağlarlar. Bu durumda beyin olumsuz olarak görülerek tüm bu kayıp süreçlerine görmezden gelir ve özgüven duygusu sürekli olarak kendini yenileyerek devam eder.
Nörofinansa göre aşırı güven finansal kayıpların bir sebebi olarak görülüyor. Bilişsel yanlılıktan kaynaklı olarak oluşabilecek bu olumsuzluğun göz ardı edilmeden sürecin sağlıklı şekilde değerlendirilmesi bekleniyor.
Beyin Görüntüleme Çalışmalarının Nörofinansa Katkısı

Beyin görüntüleme çalışmalarının nörofinansa olumlu açıdan katkısı bulunur. Hatta pek çok uzman için bu devrim niteliğinde bir gelişim sürecini tetikler. Gelenekselleşmiş finansal teorilerden sıyrılan yatırımcı artık rasyonel şekilde davranabilir.
Nörofinansa göre insan beyni karar alma sürecinde doğrudan doğruya gözlemleme yapabilir. Fakat bu gözlem sürecinde ortaya çıkan varsayımlar her zaman geçerli olmaz. Finansal kararlar alınırken sadece verilerle sürece yaklaşmak doğru değildir.
Arka planda bu sürecin biyolojik ve psikolojik geçerliliği de bulunur. Nörofinans en önemli araçlarından birisi beyin görüntüleme çalışmalarında kullanılan teknolojik gelişmelerdir.
Bireyin yatırım sürecinde beynin hangi bölgesini aktif hale getirdiği ancak bu şekilde fark edilebilmiştir. Kullanılan bu teknik aslında bireyin yatırım sürecinde risk alma ya da kayıplardan kaçınma beklentilerini daha net şekilde anlamayı sağlar.
Beynin ödül ve ceza merkezleri de aslında bu tepkimelerle beraber daha iyi anlaşılacaktır. Konuya somut bir örnekle yaklaşalım. Herhangi bir yatırımcı hisse almayı düşündüğünde beynin ödül merkezi aktif hale gelir. Kayıp riskini algıladığı anda ise daha çok amigdala bölgesi aktif olur.
Tüm bu sonuçlar bize şunu gösteriyor. Yatırımcının ortaya koyduğu davranışların her biri mantığa dayalı olarak gerçekleşmez. Çoğu duygusal ve birçoğu biyolojik dürtülerden kaynaklı olarak ortaya konulur.
Bu süreçte beyin görüntüleme çalışmalarının her biri aslında bilişsel yanlılık kavramının temelini anlamayı sağlayacaktır. Aşırı güven yanlılığı olan bir yatırımcıya baktığımızda yatırımı kazanca dönüştüğü anda dopamin hormonunu salgıladığı fark edilmiştir.
Bundan kaynaklı olarak yatırımcı daha fazla risk almaya başlar. Uzun vadede doğru kararlar alamayabilir. Beyin görüntüleme çalışmaları bize gösteriyor ki finansal karar alma sürecinde beyinde bulunan korteks bölgesi aktif hale geliyor.
Mantıklı düşünmeyi sağlayan ve planlayıcı olma özelliğini aktif eden bu bölge bazı durumlarda pasif hale gelebiliyor. Yatırımcılar yüksek risk altındayken bu bölgenin etkinliği daha çok azalıyor. Bu sebeple doğru kararlar alma noktasında problemler başlıyor.
Bu da şunu gösteriyor; nörofinansın benimsemiş olduğu bilgi düzeyi sadece teorik bir yaklaşıma dayanmıyor. Bu sayede yatırımcının davranışları daha rahat şekilde anlaşılabiliyor.
Beyin görüntüleme çalışmaları özellikle son yıllarda yatırımcı eğitimi ve finansal danışmanlık sürecinde daha net şekilde kullanılmıştır.
Uzun Vadeli Yatırımlarda Nörofinans Perspektifi
Uzun vadeli yatırım sürecinde nörofinans perspektifi bir denge ile kavrulabilir. Yatırımcının stratejik düşünme becerisi sürece yönelik benimsemiş olduğu sabır ve duygusal dengesi ortak bir sonuca varabilmeyi kolaylaştırır. Uzun vadeli yatırımlarda pek çok yatırımcı zorlanır.
Bunun en büyük sebebi insan beyninin çalışma prensibidir. Genellikle kısa vadeli yatırımlardan kaynaklı elde edilen anlık hazlar yatırımcının uzun vadeli yatırımları tercih etmesinin önünde bir engeldir.
Bu durumda nörofinans uzun vadeli yatırımlarda yatırımcıdan bakış açısını daha iyi şekilde anlamayı sağlayacak bir yol gösterir. Yatırım kararlarının arkasında beyinsel süreçler yer alır. Bu durumun uzun vadeli yatırım davranışlarını etkileyecek derecede bir derinliği ifade eder.
Konuya bilimsel açıdan yaklaşalım. Uzun vadeli yatırım yapabilen bir birey beyninde korteks bölgesini daha aktif şekilde çalıştırır. Bu sayede mantıklı düşünme becerisi başta olmak üzere planlı hareket edebilmesini sağlayacak bir yol haritası benimser.
Bu tarz yatırımcılar dürtüleri ile hareket etmekten çekinir. Kontrollü bir yatırım sürecini benimsemekte zorlanmaz. Kısa vadeli yatırımlara yönelen kişilerin beynindeki amigdala daha baskındır.
Korku ve heyecan duygusu kişiyi yönetir. Piyasada yaşanan ani dalgalanmalarda bu tarz kişiler panik yapar ve elindeki yatırım kaynağını aniden satabilir.
Nörofinansa göre uzun vadeli yatırımda başarı sadece ekonomik verileri bilmekle yeterli değildir. Duygusal dayanıklılıkta burada önemlidir. Bireyin kaybetme korkusunu yönetebilmesi gerekir.
Nörofinans İle Bilişsel Yanlılıkların Analizi
Nörofinans ile bilişsel yalnızlıkların analizi yatırım kararlarının temelini anlamayı sağlar. Duygusal ve bilişsel süreçleri daha net şekilde fark eden yatırımcı davranışlarının arka planındaki fikre odaklanmayı kolaylaştırır.
Nörofinans bilişsel yanlılık konusunda insanların bakış açılarını anlamayı sağlar. Karar verme sürecinde yaşanabilecek tüm düşünme hataları aslında bu bilişsel yanlılıktan kaynaklanır. Gelenekselleşmiş finansal teorilerde yatırımcı rasyonel davranışlar sergiler şeklinde bir yorum yapılır.
Fakat nörofinans bu duruma karşı çıkar. Özellikle son yıllarda gelişen beyin görüntüleme teknikleri bu durumu daha net şekilde anlamayı sağlar. Yatırım kararları alınırken sadece mantıksal veriler işe yaramaz.
Duygular, yatırımcının stres düzeyi, geçmişte yaşamış olduğu finansal deneyimler ve içinde bulunduğu belirsizlik durumu süreci şekillendirecektir. Bilişsel yanlılıkların sebebi de aslında buradan yola çıkarak daha iyi şekilde fark edilebilir. Peki bu durum neye sebep olur?
Bilişsel yanlılık yatırımcının riskleri daha fazla büyütmesine sebep olur. Piyasalarda yaşanan herhangi bir olayı yanlış yorumlayabilir. Bu sebeple elinde bulunan fırsatları da kaçırır.
Nörofinans konusu üzerine yapılan araştırmalar bu süreci daha iyi anlamayı sağlayacaktır. Yanlılık beyin içinde yaşanan duygu durumunun yansıtılmasıdır. Korku ve stres duygularından kaynaklı olarak kararlar alınabilir.
Yatırım sürecinde karşılaşılan bir başka yanlılık aşırı güvenden kaynaklanır. Kişi kendinin başarılı hissettikçe gerçekçi olmaktan uzaklaşır. Riskleri hafife almaya başlar.
Yatırım Kararlarında Nörofinansın Geleceği
Yatırım kararları alınırken nörofinans hangi pozisyonda yer alıyor. Yatırım dünyasını yakın gelecekte şekillendireceğine inanılan nörofinans özellikle son yıllarda üzerinde en çok çalışma yapılan disiplinler arasında yerini alıyor. Yatırım kararları alınırken sadece ekonomik verileri incelemek yeterli değil.
Duygular bireyin içinde yaşadığı çevre düşünme süreci ve nörolojik olaylara verdiği tepkiler toplu olarak değerlendirilmelidir. Bu sayede ancak finansal davranışların arka planındaki mekanizmaya daha rahat anlaşılabilecektir.
Uzmanlar özellikle yakın gelecekte nörofinans sisteminin benimsemiş olduğu bakış açısıyla yatırımların şekillenmesini bekliyor. Portföyün yönetimi yatırımcının eğitim süreci tamamen bu dönüşümle beraber başlayacak.
Yapay zekanın gelişmesi ile beraber nörofinans kavramı farklı bir boyuta ulaşacak. Büyük veri analizi ile beraber beyindeki sismik dalgalar, stres düzeyi, duygusal tepkiler daha rahat değerlendirilebilecek. Bu sayede elde edilen verilerle beraber yatırımcının profili özelleştirilebilecek.
Yapay zeka destekli nörofinans platformları aracılığı ile yalnızca bireysel değil kurumsal yatırım sürecinde de nörofinansın kullanılması bekleniyor.
Özellikle büyük kurumların çalışma sürecinde çalışanlarına stres dayanıklılığı kazandırmak, bilişsel esneklik sunabilmek için nöropsikolojik göstergelere dayalı bir çalışma başlatması bekleniyor.
Bu durum kurumsal yatırım sürecinde performansın daha iyi hale gelmesini sağlayacak fırsatlar oluşturabilecek.
Gerçek Hayat Örnekleriyle Nörofinans Uygulamaları

Gerçek hayatta rahatlıkla uygulanabilir gerçek hayat örnekleri ile nörofinans uygulamalarına göz gezdirelim. Sürece sadece teorik açıdan yaklaşmak bilimsel verilere dayanan bu süreci olumsuz bir şekle bürünebilir.
Gerçek yatırım davranışları sayesinde nörofinansın uygulanabilirliğini de test etmiş olacağız. 2008 yılında tüm dünyayı kasıp kavuran büyük bir ekonomik kriz yaşanmıştı. Kriz sırasında çoğu yatırımcının panik ile toplu satışlara yöneldiği farkedildi.
Beyinde oluşan “ekonomik tehdit var” algısı sebebiyle oluşan bu karmaşa ancak nörofinans bilinci ile olumlu bir hal alabildi. Kripto para piyasalarında da sıklıkla görülen bu süreç yatırımı aşırı riske atacak davranışlara yönelme eğilimini artırıyor.
Duygusal kararlar finansal performans üzerinden doğrudan etkiye sahip olabiliyor. Bu durumu fark eden bazı eğitim kurumları nörofinans’ın gücünü keşfetti. Artık pekçok kurum beyin temelli yatırım-nörofinans kavramını hayata entegre etmeye başladı.
Gerçek hayatta işlevselliği bulunan nörofinans uygulamaları yatırımcının kendi iç dinamiklerini de anlamasını sağlamıştır. Aslında bu farkındalık zamanla zihinsel açıdan denge kurabilmeyi kolaylaştırmıştır.
Finansal Eğitimde Nörofinansın Rolü Ve Önemi
Finansal eğitim sürecinde nörofinansın rolü oldukça etkindir. İnsan odaklı bir yaklaşımla sürece bakıldığı için geleneksel sistemler reddedilir. Sistemde kalıplaşmış şekilde varolan analize dayalı ekonomik veriler yerini bilişsel denge ile duygusal farkındalık kavramlarına bırakmıştır.
Birçok finansal kurum artık nörofinans ile farkındalık eğitimleri veriyor. Bu sayede stres yönetimi sağlıklı şekilde sağlanırken, bireyin karar verme süreci de dengeye kavuşuyor.
Nörofinans sisteminin desteklediği eğitim programları sayesinde birey yaşayabileceği bir maddi kaybı nasıl yönetmesi gerektiğini de öğreniyor. Duygusal açıdan dayanıklılık kazanırken bu süreçte kendini de tanır hale geliyor.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Anıl UZUN
