Sürdürülebilir Bankacılık Etik Yatırımcılar İçin Yeni Norm Mu?
Dünyamız her geçen gün zor zamanlara biraz daha yaklaşıyor. Küresel ısınma, buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, hava kirliliği ve enerji sorunları dünyamızın geleceğini belirleyecek faktörler gibi görünüyor. Durum böylesine ciddiyken tüm sektörler sürdürülebilir bir gelecek için ellerini taşın altına koydular.
Sürdürülebilirlik bankacılık sektöründe de artık önemli bir yer teşkil ediyor. Sürdürülebilir bankacılığı ise çevreye dikkat ederek iş yapış şekillerini güncellemek olarak ifade edebilirim. Etik yatırımcıları ele alırsam da; dini, sosyal ve ahlaki gibi etik değerler ışığında yatırımlarını gerçekleştiren ve stratejisini bu şekilde belirleyen yatırımcılardır.
Yatırım yapılan şirketlerin sosyal sorumluluk alıp almadığı bu yatırımcılar için temel konudur. Etik yatırım için SRI fonları mevcut. Bu fonlarda alkol, sigara, kumar ve silahlar gibi etik açıdan uygunsuz olduğu düşünülen yatırımlardan kaçınılır. Durum böyleyken sürdürülebilirliğe önem veren ve sosyal sorumluluk alan bankalar bu yatırımcılar için cazip bir seçenektir.
Sürdürülebilir Bankacılık Uygulamasını Ne Tanımlar?
Bankalar sürdürülebilir projelerin finansmanında yer alarak yeşil projeleri destekleyebilir. Ayrıca bankalar kendi bankacılık uygulamalarını bankacılık iş yapış şekilleri ile, fiziksel varlıklarıyla ve insan kaynaklarıyla bütünleştirebilir. Kendi iç operasyonlarında ve verdiği krediler gibi iş yapış tarzıyla bankalar sürdürülebilirliğe katkılarını ispat edebilir.
Geleneksel bankacılık yalnızca kar elde etmeyi amaçlıyordu. Bu durum fosil yakıtlara ve endüstriyel tarım gibi doğaya zarar veren yatırımlara kaynak aktarılmasına yol açıyor. Aktarılan bu kaynaklar bankalarında doğada karbon ayak izlerinin yer almasına neden oluyor.
Ancak sürdürülebilir bankacılık, kar elde ederken dünyamızın ihtiyaçlarını da dikkate alarak etik şekilde kararlar alabilmek demektir. Sürdürülebilir bankacılık uygulaması; sosyal eşitliği teşvik etme, doğaya zarar vermeme, şeffaf olmak ve ekonomik adaletin sağlanması gibi ilkeler üzerinde şekillenir. Bu ilkelerin ise teşvik edilmesi de oldukça önemli olan diğer bir konudur.
ÇSY Kriterleri Yatırım Tercihlerini Nasıl Etkiler?
Sürdürülebilir bir banka kar elde etme amacından sapmış değildir. Sürdürülebilir olurken aynı zamanda kar elde edebilmek için de ÇSY kriterlerini dikkate alması önemlidir. Çevresel faktörler dikkate alınır. İklim değişikliği ile mücadele etmek için yeşil enerjiye yatırım sağlanabilir.
Yatırım yapılmadan ya da kredi verilmeden önce sosyal eşitlik değerleri sorgulanmalı ve toplum üzerinde ki etkisi anlaşılmalı. İşletmelerin yönetiminin değerlendirilmesi gerekir. Ticari faaliyetler yasalara uygun mu gerçekleşiyor, şeffaflık var mı, çeşitliliği temel almış mı ve yalnızca çıkarlara yönelik mi hareket ediliyor gibi konular titizlikle araştırılmalı.
Çevre, sosyal, yönetişim kriterleri teker teker ele alınmalı. Böylece yatırımların nerede ve nasıl kullanılacağı hususunda kararın alınabilmesi daha kolay olacak. Ayrıca bu kriterler ile çalışmayı sürdürdükçe yatırımcıları kendilerini değerlendirme kabiliyetleri de kazanmış olacaklar. Böylece benimsedikleri değerlere ve sürdürülebilir olmaya sadık kalarak yatarım tercihleri en doğru şekilde verebilirler.
Yeşil Tahviller Bankacılıkta Popülerlik Kazanıyor Mu?
Yenilenebilir enerji ve karbon salınımı düşük olan yatırımlar önceliktir. Yeşil tahviller doğayı koruyacak girişimleri ve yatırımları finanse eder. İklim değişikliği, küresel ısınma ve önemli çevre problemleri ile savaşan çalışmalara destek sağlanır. Yeşil tahvillerde şeffaflık çok önemlidir. Böylece verilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediği ve taleplerin yerine gelip gelmediği değerlendirilir. Ayrıca şeffaflık ile daha çok yatırımcı çekmekte mümkün hale gelir.
Yeşil tahviller, yatırımcılara oldukça hitap eder durumdalar ve ana akım olma yolunda hızla ilerliyorlar. Yeşil tahviller giderek popüler oldular. Dünya çapında devlet tahvillerinin neredeyse yarısı yeşil tahvillere dönüştü. Bu tahviller sürdürülebilir bir gelecek için kesinlikle ilham vericidir.
Yeşil tahviller yakın geçmişte aramızda olmamalarına rağmen, günümüz dünyasının içinde bulunduğu küresel durumun da etkisiyle bu tahviller dünya genelinde 3,5 trilyon dolarlık bir hacme ulaştılar. Yatırımcılar, dünyayı önemseyen ve iklim değişikliği gibi tehlikelerle mücadele eden tahvillere yatırım yapmak için oldukça istekliler. Bu durum aynı zamanda dünyamıza zarar vermeyecek çalışmaların ve yatırımların yapılması konusunda da bir baskı unsuru oluşturuyor.
Yeşil tahviller yatırımcıların kar elde etme kaygılarını dindirirken, diğer yandan iklim değişikliği ile ilgili kaygıların giderilmesinde rol oynadığı için son dönemlerde oldukça popüler oldu. Sürdürülebilir yatırımlara dünya çapında olan ilgi devletleri ve kuruluşları yeşil tahviller konusunda oldukça istekli yapıyor. Bu popülaritenin giderek artacağı uzmanların görüşleri arasında yer alıyor.
Yatırımcılar Portföylerini Sürdürülebilir Bankacılıkla Nasıl Uyumlu Hale Getirebilirler?
Yatırımcılar portföylerini sürdürülebilir bankacılık ile uyumlu hale getirmek istiyorsa, gelenekselin yanı sıra çevresel, sosyal ve yönetişim ilkelerini benimseyen bir portföy oluşturmalılar. Yatırımcı kar elde ederken, çevre ve insanlara da katkı sağlamayı amaç edinmeli. Bu nokta da yatırımın da sürdürülebilir olması önemlidir.
Tüm finansal durumlarda olduğu gibi yatırımcılar için hedefler önemlidir. Portföyler belirlenmeden önce ESG verileri incelenmeli. ÇSY konularına duyarlılığın olup olmadığı araştırılmalı. Risk ve getiri arasında makul bir denge yakalamak için ESG verilerinden yararlanılmalı.
Oluşan portföyün sürdürülebilir olduğundan emin olun. ESG hedefleri fonların ya da ESG niteliklerine sahip fonların portföyün yüzde kaçını oluşturduğuna dikkat edilmeli. ÇSY risklerini yatırım yapılacak şirketin ne derece önemsediği ortaya koyulmalı.
Şirketlerin yöneticileri gerçek anlamda sürdürülebilirliği destekliyor mu, bilinmeli. Portföydeki şirketler küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi konuları uyumlu projeler geliştiriyor mu gibi soruların cevapları aranmalı. Kişisel olarak sürdürülebilir öncelikler tam olarak saptanmalı ve tüm seçimler bu yönde gerçekleşmeli.
Dünyaya karşı sorunluluk alan, etik değerler ile strateji geliştiren şirketlere katkı sağlanmalı. Bu doğrultuda portföye uymayan yatırım seçenekleri elenmeli ve aktif şekilde iş yapan doğru yatırımlar portföye eklenmeli. ESG’ye uyumlu menkul değerler de portföylere eklenebileceği unutulmamalı. Yatırımcılar portföylerini sürdürülebilir bankacılıkla uyumlu hale getirirken daha önceki yatırımlarını kademeli olarak sürdürülebilir yatırım stratejisine uyumlu hale getirmelidir.
Sürdürülebilir Bankacılığın Kârlılığa Etkisi Nedir?
Sürdürülebilir bankacılık büyük fırsatlar yakalamak ve karşılaşacağı zorlukları alt etmek için büyük bir potansiyele sahip. Sürdürülebilir bankacılık insan hakları, sosyal ayak izi, çevre ve sosyal riskler, çevresel ayak izi, insanların ekonomik refaha ulaşması, sosyal ve çevre yönetişimi, finansal sürece katılım, işbirliği içinde ki ortaklıklar, kapasite artırımı ve doğru raporlama gibi temel ilkeler üzerinde şekillenir.
Sürdürülebilir bankacılık günümüzde bir seçenek değil adeta bir mecburiyet halini aldı. Sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için bankaların rolü çok kritik. Bu kritik rol aynı zaman da bir karlılığı da işaret ediyor. Belirlenen hedeflere yürürken bankaların karlılıkları ve iş hacimleri giderek artacak.
Geleceğimiz sürdürülebilir olmaya bağlıyken, sürdürülebilir bankacılığın karlılığının yüksek olması da bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Sürdürülebilir bankacılığın önemini kavrayan kurumlar gelir artışları yaşamanın doğru yolunu bulmuş demektir.
Sürdürülebilir bankacılık için çevresel sorumluluğa ve sosyal hassasiyete sahip geniş müşteri kitleleri var ve bu kitleler müşteri olarak kazanıldığında yatırımlar ve karlılık artacaktır. Ayrıca sürdürülebilir bankacılık kurdukları ortaklıklarla çevresel ve iklimsel sorunları ele alarak bu yolla kazanç ve karlılık sağlama konusunda ki hedeflerine ulaşmada bir takım kolaylıklar elde edebilirler. Bankancılığın geleceğinin sürdürebilir olmakta yattığını bir kez daha vurgulamak isterim.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Anıl UZUN