Yüksek Getirili Tahviller Riske Değer mi?

Gelir yatırımcısı için yüksek getirili tahviller konusu son derece önemli. Onların riske değer olup olmadığını belirleyebilmek için öncelikle kavrama doğru şekilde hakim olmak gerekir. Tahvil yüksek gelir getirebildiği gibi aynı oranda yüksek riskte içerebilir.

Bu yönüyle hisse senetleri ile aynı ortamda kıyas edildiğinde tahvilin daha az riskli fakat kendi içinde belirli oranda bir risk barındırdığı söylenebilir. Tahvilin değeri arttıkça riskin artığı ve bu sebeple yatırım sırasında oluşabilecek kayıpları dengeleyebilmek büyük öneme sahiptir.

Tahvilin değeri yükseldikçe faiz oranları da doğru oranda artar. Bu durum her ne kadar yüksek getiri potansiyeli sunsa da risk faktörü de göz ardı edilmemelidir. Peki yatırımcı için bu riske değer mi?

Yüksek getiri sunan tahviller gelir yatırımcısı için her zaman oldukça caziptir. Faiz oranları arttıkça düşük getirili tahvillere göre daha çok kâr elde edebilmeyi mümkün kılar.

Yüksek getirili tahvillerin çoğu kredi derecelendirme dışında tutulmuş, şirketlerden veya kurumlardan ihraç edilerek gerçekleşir. Bu durumda yatırımın yüksek risk altında olduğunu söylemek gerekir.

Bu kişiler borçları geri ödeme noktasında sıkıntı çekebilir. Ayrıca temerrüt riski de oluşur. Yüksek getirili tahvillerin faiz oranlarında sürekli bir dalgalanma söz konusudur.

Faiz oranı arttıkça tahvilin fiyatında düşüş gözlemlenir. Tahvildeki bu dalgalanma fiyat performansında da potansiyel bir düşüşe sebep olabilir. 

Duruma daha geniş bir perspektiften bakıldığında yüksek getirili tahvilin bir yatırımcı için oldukça değerli bir getiri kaynağı olduğunu söylemek mümkün.

Ancak bu getiri aynı anda yüksek riskte barındırır. Bireysel olarak riski tolere edebilme derecesine göre yatırım hedefinde yüksek getirili tahvillere yer vermek gerekir.

Yüksek Getirili Tahviller Ve Gelir Odaklı Portföylerdeki Rolü Nedir?

Yüksek getirili tahviller portföylerdeki rolü nedir

Yüksek getirili tahvilin gelir odaklı portföydeki rolünü belirleyebilmek için nelere dikkat etmek gerekir? Öncelikle bireysel olarak gelir odaklı bir portreye yönelmiş kişinin yüksek getirili tahvillerine olan ilgisi bireysel olarak nasıl bir risk barındırır? bu konuya hakim olmak gerekir.

Düşük faiz oranlı yatırımlara göre daha yüksek bir getiri sunduğu göz ardı edilemez. Gelir odaklı bir yatırımcı bu sebeple gelir fon dağılımında daha istikrarlı bir yükseliş hedefliyorsa bu tür getiri araçları oldukça ideal kabul ediliyor.

Ancak konuya farklı bir açıdan bakalım. Yüksek geçerli tahviller genellikle yüksek oranda risk barındırır. Bu temerrüt riskini oluşturur. Portföye eklendiğinde portföydeki risk düzeyini uzun vadede olumsuz etkileyebilir.

Gelir odaklı bir yatırımcının portföyünde yüksek yeterli bir tahvil bulundurması hem getiriyi arttırır hem de riski artırır. Bu iki kavram arasında dengeyi korumak önemlidir.

Bu açıdan yüksek getirili bir tahvil portföye eklendiğinde riski tolere etme derecesi, vade sonu süresinin doğru hesaplanması ve gelir ihtiyaçlarının dikkate alınması gerekir.

Var olan portföye bu tahvil eklendiğinde ne kadar risk oluşturacak ve uzun vadede getiri kazandıran diğer yatırım araçlarının nasıl etkileyecek? sorusunun cevabına göre belirli bir yaklaşım benimsemek gerekir.

Yatırımcılar Yüksek Getirili Tahvil İhraççılarının Kredi Değerini Nasıl Değerlendirebilir?

Yatırımcı yüksek getirili tahvil ihraççılarının kredi değerini nasıl belirleyebilir? Yatırımcının tahvili ihraççılarının kredi değerini değerlendirirken kullanmış olduğu bazı püf noktalar bulunur.

Bu püf noktalar arasında ilk sırada finansal performans düzeyi gelir. İhraççının finansal açıdan içinde bulunduğu nakit akış süreci, karlılık durumu, var olan borcu veya genel finansal durumu tek tek incelenir.

Kâr – zarar dengesi gözardı edilmeden tahvil faaliyetinin portföye ne kadar kazandırdığına dikkat edilir.

Ayrıca performans analizi sırasında ortaya çıkan borç seviyesi şirketin genel finansal kaldıraç düzeyini de ortaya çıkaracaktır. Tahvil ihraççılarının kredi değeri değerlendirilirken yönetimdeki performansı dikkat çeker.

Var olan şirketin kim tarafından yönetildiği, yönetim sırasında uygulanan stratejiler, yönetimdeki kalite, firmanın geleceğe bakış açısı gibi tüm faktörler dikkate alınır.

Kriz durumlarında şirketin nasıl hareket ettiği de dikkate değerdir. Ayrıca bu ihraççıların kredi derecelendirme notları tek tek incelenebilir. Bu sayede genel bir risk değerlendirmesi yapılabilir.

Yüksek Getirili Tahvil Yatırımcılarının Temerrüt Riskini Yönetmelerine Hangi Stratejiler Yardımcı Olur?

Temerrüt riski kavramı borçlunun borç sözleşmesinin kararlaştırılan hüküm ve koşullarına göre “borç verene borçlarını ödeyemediği durumu” net olarak ifade eder. Sözlükteki bu karşılık bireysel portföyü nasıl etkiler?

Şöyle ki mali olarak yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlunun kredi puanı zarara uğrar. Hakkında yasal işlem başlatılır. İleri seviyeye de iflas durumu söz konusu olabilir. Peki yüksek getirili tahvil yatırımcısının temerrüt riskini yönetmesinde hangi stratejiler daha çok fayda sağlar?

Yatırımcıyı iflasa sürükleyen süreçte temerrüt riskine girmesini önleyecek bazı stratejiler bulunur. Bu stratejilerden ilki çeşitlendirme hamlesidir. Oluşturulan yatırım portföyünü hem az riskli hem de yüksek riskli farklı yatırım araçlarından karma bir paket oluşturarak ortaya çıkarmaktır.

Temerrüt riskini azaltabilmenin en iyi yolu portföyü çeşitlendirmektir. Bir başka püf nokta hedef getiriyle riski dengeli şekilde analiz edebilmektir.

Bu değerlendirme sürecinde; yüksek tahvilin daha yüksek getiri potansiyeli sunsada daha yüksek temerrüt riski taşıdığı göz ardı edilmemelidir. Bu sebeple yatırımda denge sağlayabilmek önemlidir.

Yüksek Getirili Tahvil Fonları Ve ETF’ler Gelir Portföylerine Uygun Mudur?

Yüksek getirili tahvil fonları ve etfler

Yüksek getirili tahvil fonları ile ETF’ler gelir portföyüne ne kadar uygundur? Yatırımcının sahip olduğu risk toleransı, geleceğe bakış açısı, portföyündeki denge gibi farklı faktörler yatırımın seyrini doğrudan etkiler.

Yatırım araçlarının portföye uygunluğunu ölçmek istenirken bu tarz değerlendirmeler yapmak oldukça faydalıdır.

Öncelikli her yatırım aracının risk profil haritası çıkarılmalıdır. Bu yönüyle karşılaştırma yapılmak istendiğinde yüksek getirili tahvil fonları ile ETF’ler diğer yatırım araçlarına göre oldukça riskli piyasalardır.

Aynı zamanda yüksek getiri sunduğu da söylenebilir. Bu sebeple yüksek temerrüt riski barındırır.

Bireysel olarak yatırımcının risk toleransına göre en doğru portföyü oluşturması beklenir. ETF’ler ile yüksek getirili tahvil fonlarının gelir portföyüne uygunluğu değerlendirilirken getiri beklentisi öne çıkar.

Burada önemli olan bireysel yatırımcının ileriye dönük yatırım kaynağından ne beklediğini doğru analiz edebilmesidir. 

Düşük faiz oranla yatırımlarla uzun vadede dengeli bir kazanç sağlamak mı yoksa yüksek faiz oranını yüksek risk içeren kısa vadeli yükselişlerle portföyü daha hızlı büyütebilmek mi?

Bireysel açıdan yatırımcının sahip olduğu bakış açısı portföy oluşturmada daha rahat fikir sahibi olabilmeyi sağlayacaktır.

Ekonomik Koşullar Yüksek Getirili Tahvil Performansını Nasıl Etkiler?

Ülkelerin içinde bulunduğu ekonomik koşullar yüksek getirili tahvil yatırımında bulunan bir bireyin yatırım performansını nasıl etkiler? İçinde bulunan yaşam şartlarında ekonomik olarak meydana gelen her yeni gelişme yatırım portföyünü doğrudan etkiler.

Bu yönüyle yüksek getirili tahvillerin performansında doğrudan bir etkilenme olabileceği söylenebilir. İçinde bulunulan ülkede ekonomik büyümede sıkılaşma başlamış, işsizlik oranları artmışsa portföydeki riskte doğru oranda artacaktır. Konuya farklı bir açıdan bakalım.

Ülkenin oldukça güçlü bir ekonomik büyüme süreci var. Bu dengede işsizlik oranları da oldukça düşük. Böyle bir durumda yatırımcı portföyünü katlayabilmek için daha riskli varlıklara yönelebilir ve sonuç olarak yüksek getirili tahvillerde talebi azaltabilir.

Yükselen enflasyon faiz oranlarını arttırır. Bu durum yüksek getirili tahvillerde değeri azaltır. Yüksek enflasyonun olduğu dönemlerde sabit getiriye sahip olan yatırımlarda belirgin bir azalma gözlemlenir. Bu durumda yatırımcı genellikle tahvil piyasalarından daha da uzaklaşır.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,

Anıl UZUN