Ekonomik Eşitsizlik Finansal Fırsatları Nasıl Etkiler?

Ekonomik eşitsizlik kavramı bir grup içerisinde yer alan bireylerin aynı popülasyon içinde ekonomik refah seviyelerindeki farklılığı ifade eder. Gelir eşitsizliği, servet eşitsizliği ve veya zenginlik boşluğu kavramları ile de açıklanabilir. Gelir dağılımında eşitsizliğe yol açan bazı etkenler bulunabilir.

Bu etkenler verimli büyümeyi ortadan kaldırarak bireysel olarak toplumların refahını da olumsuz yönde etkiler. Ekonomik eşitsizlik finansal fırsatları nasıl etkiler? sorusuna bu yönden yaklaşıldığında hemen her şeye erişmede sınırlandırma getireceği rahatlıkla söylenebilir.

Gelir seviyesinde oluşan fark finansal ve hizmetlere erişmekte büyük bir fark ortaya çıkarır. Düşük gelirli ailelerin yatırım kanallarına erişme, özgür bir finans sistemine geçişi ya da krediye erişim fırsatları daha da kısıtlıdır. Piyasalarda getiri toleransı da bir o kadar etkilenir. 

Yüksek gelir seviyesine sahip olanların risk potansiyeli daha yüksektir. Bu da potansiyel olarak daha çok gelir elde edebilmeyi sağlar. Elbette ki bu süreçte aynı ölçüde kayıp oranı da büyüktür.

Düşük gelire sahip olanlar yüksek geliri var olan bireylere göre mali açıdan daha olumsuz ve güvensiz bir nakit akışına sahiptir. Bu farklılık yatırım fırsatlarına erişim noktasında da daha net fark edilebilir.

Ekonomik Eşitsizlik Nedir Ve Toplumda Nasıl Ortaya çıkar?

ekonomik eşitsizlik

Ekonomik eşitsizlik kavramı aynı toplum içinde yaşayan bireylerin ortak kaynakları aynı seviyede değerlendirememesi ve dengesiz bir ortam oluşması anlamına gelir. Bu eşitsizlik toplumda farklı kategorileri açığa çıkarıyor. Örneğin gelir seviyelerinde farklılıklar oluşabilir.

Aynı sokakta yaşayan kişilerin eğitim düzeyleri birbirinden farklı olabilir. Meslekler ya da sosyal imkanlara erişim aynı toplumda aralarında uçurum olacak şekilde fark gözlemlenebilir. 

Ekonomik eşitsizlik toplumları farklı yönlerden etkileyebilir. Mesela gelir dağılımında oluşan adaletsizlik ekonomik açıdan toplumda yaşayan iki farklı bireyin maddi kaynaklarında büyük uçurum oluşturabilir.

Yüksek gelire sahip olan aileler düşük gelire sahip olan ailelere göre daha fazla kaynağı rahatlıkla erişebilir. Bu durum servet eşitsizliğine de yol açar. Birikim konusunda adaletsiz bir dağılıma sürükler.

Öte yandan daha vahim olanı toplumda büyük ayrışmalar oluşur. Fırsatlara erişim tamamen liyakatsizleşir. Sınıfsal farklılıklar oluşur. Düşük gelirli ailelerin çocuklarına eğitim kaynaklarına erişme olanağı kısıtlıdır.

Ekonomik eşitsizlik sürecinde oluşan sosyal sınıf farklılığı bireyler arasında hem ekonomik hem de sosyal kültürel bir eşitsizlik dalgasını başlatır. Bu durum adalet duygusu üzerinde kavram karmaşasına yol açabilir.

Ekonomik Eşitsizlik Finansal Kaynaklara Ve Eğitime Erişimi Nasıl Etkileyebilir?

İşsizlik finansal kaynaklara ve eğitime erişimi doğrudan etkiler. Dar gelirli bir ailenin çocuklarının eğitim süreci ile refah içinde yaşayan bir ailenin çocuklarının eğitim süreci aynı olmayacaktır.

Maddi olarak kaynaklara erişimde ne kadar çok zorluk oluşursa eğitimin kalitesi de o kadar etkilenir. Ekonomik eşitsizlik ve düşük gelirli ailelerde yaşayan biriyle harcama yaparken daha sınırlı bir gelire sahiptir. Yatırım yapma ya da finansal açıdan kaynaklara ulaşma noktasında elverişli bir ortama bulunmayabilir.

Yüksek gelire sahip olan bireylerin krediye erişim imkanı daha fazladır. Bu anlamda finansal açıdan yeni bir hamle yaparken dar gelirli ailelerin alanı daha kısıtlıdır. Kaliteli bir eğitim sürecinde özel okulları tercih edenler ekonomik eşitsizliğin var olduğu toplumlarda daha sınırlı bir güce sahiptir.

Düşük gelirli ailelerin çocukları devlet okullarında, yüksek gelirli ailelerin çocukları ise özel okullarda eğitime erişme fırsatı bulabilir. Bu durum ileride iş fırsatları oluşturmak için farklı olumsuzlukları da beraberinde getirir.

Hem yatırım hem de eğitim konusunda belirgin farklılıkları ortaya çıkaran maddi boyut sağlık hizmetlerinde de etkisini hissettirir. Gelir de adaletsizliğin olduğu bir toplumda bireylerin sağlık imkanlarına erişmesi oldukça kısıtlıdır.

Bu durum hem eğitim hem de yatırımda oluşan adaletsizliği sağlık alanında da oluşturur. Bireysel refahına ulaşamamış bireylerin oluşturduğu bir toplumda yeni bir çağ atlayabilmek, eşitsizlikleri yok edebilmek, hem eğitim hem sağlık alanlarında kusursuz hale gelebilmek pekte mümkün değildir.

Ekonomik Eşitsizliği Gidermek İçin Hangi Stratejiler Ve Politikalar Mevcut?

Toplumda oluşan ekonomik eşitsizliği giderebilmek için hangi politikalar uygulanıyor? Bunun için ne gibi stratejiler benimsenebilir? Öncelikle toplumları ilgilendiren vergi konusu gelirde adaletsizliği önleyebilecek bazı müdahalelerle devletler tarafından önlenebilir.

Yüksek gelire sahip olan bireylerin vergi ödemeyi teşvik edici düzenlemelere tabi tutulması sosyal yardım kurumlarının çoğaltılması bu alanda daha fazla kaynak oluşturabilmeyi sağlar.

Gelir adaletsizliğinin yoğun şekilde hissedildiği bölgelerde çocuklar ve aileler için farklı politikalar benimsenebilir. Özellikle çocuğun sağlığı ve eğitimi konusunda ekonomik eşitsizliği önleyebilmek en azından azaltabilmek için farklı politikalar İlgilenebilir. 

Mesela çocuğun bakımı ve eğitimi için ailelere maddi destek sunulabilir. Çalışma koşulları iyileştirilebilir. Daha adil ücret politikaları ile düşük gelirli vatandaşların bireysel refahı artırılabilir. Bu anlamda izlenecek politikalar asgari ücretin düzenlenmesi, çalışanların haklarının yeniden gözden geçirilmesi gibi farklı alanlarda yapılabilir.

Eşitsizliği Azaltmayı Amaçlayan Ekonomik Sistemler Ve Modeller Var Mı?

ekonomik sistemler

Eşitsizliği azaltabilmek için ekonomik sistemler nelerdir? Bunlar için özel modeller bulunur mu? Toplumdaki eşitsizliği azaltabilmek için alınabilecek bazı önlemler bulunur.

Yeşil ekonomi adı verilen çevrenin daha sürdürülebilir bir ortamda adaletli şekilde büyüyebilmesini sağlayacak bazı teşvik programları benimsenebilir. Toplumsal olarak alternatif işletmelerin teşvik edildiği bir program modeli oluşturulabilir.

Gelirin adil olarak dağılımına yönelik teşvik edici bazı kararlar alınabilir. Ekonomik büyümeyi hızlandıracak, kamu hizmetlerine erişimini destekleyecek bazı hedefler belirlenebilir.

Bu ekonomik sistemler bir toplumda oluşan gelir adaletsizliğine ve derin yoksulluğu ortadan kaldırabilir. Hükümetin piyasayı güçlendirebilmek adına toplumun refahını dengeleyebilmek için özel politikalar geliştirmesi ve refah programları oluşturması önemlidir.

Ekonomik Eşitsizliklerin Azaltılmasında Bireyler Ve İşletmeler Nasıl Bir Rol Oynayabilir?

Ekonomik eşitsizliğin azaltılmasında bireylerin ve işletmelerin rolü nedir? Bu anlamda eşitsizliği ortadan kaldırabilmek için bireysel olarak kişiye düşen bazı görevler ile toplumların, kurumların ve işletmelerin sorumluluk ve görevleri ayrıdır.

Bireysel olarak tüketim alışkanlıkları gözden geçirilmeli, daha bilinçli ve adil bir ticaret benimsenmelidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını doğru tüketmeye çalışmak doğanın verdiği faydaları tercih ederken toplumsal faydayı göz önüne almak gerekir.

Eşitliği önemseyen bireylerin bir araya gelerek büyük topluluklar oluşturup organize olması politik açıdan yapıcı bir süreci başlatabilmek için etkilidir. Bu süreçte gönüllülük esası önemlidir. Bireysel olarak konuya yaklaşıldığında toplumda dayanışmanın oluşabilmesi için hep birlikte hareket etme bilinci aşılanmalı, muhtaç kişilere el uzatılmalıdır. 

Şirketler açısından konuya yaklaşıldığında tüm toplumları ilgilendirecek; eğitim, sağlık ya da yeni iş fırsatları gibi alanlarda kalkınmayı sağlayacak farklı projeler geliştirilebilir. Amaç çeşitliliği arttırmaktır.

Teşvik edici toplumlarda eşitlik fırsatı sunacak politikaları benimseyerek bu sürece daha olumlu şekilde yaklaşılabilir. İşletmelerin eleman seçiminde adil olmaya çalışması tanıdık psikolojisinden çıkarak gelir dağılımı gözetmeksizin bilime dayalı liyakatli işe alımların yapılması sosyal hayatta oluşacak ekonomik eşitsizliklerin de önüne geçecektir.

İş yerlerinde benimsenen politikaların daha eşitlikçi bir seviyeye taşınması bu anlamda çalışanların refahını da olumlu yönde etkileyecek bir mekanizmadır.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,

Anıl UZUN